Trabzon İmparatorluğu ya da Trabzon Rum İmparatorluğu, 1204 yılında IV. Haçlı Seferi ile Konstantinopolis’in Latinler eline geçmesi üzerine, Trabzon’a sığınan Bizans tahtının varisi Komnenos Hanedanına mensup David ve Aleksios Komnenos tarafından kurulan bir devletdir. Trabzon ve civarında 1204-1461 yılları arasında varlığını sürdürmüş, Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkentinin Latin işgaline uğramasının ardından kurulan üç Bizans hanedan devletinden (Diğerleri, İznik Rum İmparatorluğu ve Epir Despotluğu) birisidir.
İznik Rum İmparatorluğu, 1261 yılında Latin İmparatorluğu’nu yıkan devlet olmuş ve 1453’te Osmanlı İmparatorluğu tarafından ortadan kaldırılmıştır. Trabzon İmparatorluğu rakip olduğu bu iki devletten daha uzun ömürlü bir devlet olmuştur.
Trabzon hükümdarları 1461’de Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmasına değin “Büyük Komnenos” (Yunanca: Megas Komnenos) ve “imparator” ünvanlarını kullanmışlardır. Devlet, kurucu hanedanın adıyla “Komnenos İmparatorluğu” olarak da adlandırılmıştır.
Kuruluş
Devletin kurucusu olan Aleksios Komnenos (1204-1222), Bizans İmparatoru I. Andronikos Komnenos’un (1183-1185 arası hükümdar) oğlu Manuel Komnenos ile Gürcü Kralı III. Giorgi’nin (1156–1184 arası hükümdar) kızı Rusudan’ın oğludur. Bu akrabalık ilişkisi, devletin kuruluşunda Gürcü Kraliçesi Tamar’ın yardımlarının alınmasında etkili olmuştur. Aleksios Komnenos, Trabzon’u başkent yaparak Bizans İmparatorluğunun gerçek yasal varisinin kendisi olduğunu ileri sürmüş, çift başlı kartal (aetos) armasını sembol olarak kullanmıştır.
Bizans İmparatoru I. Andronikos Komnenos 1185 yılında tahttan indirilip öldürülmüştür. Gözlerine mil çekilen oğlu Manuel ise bir süre sonra bu yaralardan ötürü öldü. Manuel’in karısı ve Trabzon İmparatorluğu’nun kurucuları olan Aleksios ile David’in annesi olan olan Rusudan, yeni imparator II. İsaakios Angelos’un (Angelos Hanedanından) hışmından korunmak maksadıyla Konstantinopolis’tan ayrılmıştır. Kesin olmayan kayıtlara göre Rusudan Gürcistan’a yada Komnenos ailesinin memleketi olduğu sanılan Doğu Karadeniz kıyılarına gitti. Nitekim 1204’ten daha önce Trabzon merkezli yarı bağımsız bir Komnenos idaresinin varlığıyla ilgili bazı kanıtlar vardır.
Trabzon İmparatorluğu başlangıçta Gürcü sınırında Soterioupolis’ten Herakleia Pontike’ye kadar uzanan Kuzey Anadolu topraklarında hakimiyet kurmuştur. Bu bölge günümüz Türkiye’sinde Sinop, Ordu, Giresun, Trabzon, Bayburt, Gümüşhane, Rize, Artvin, Samsun illeriyle Kastamonu, Bartın ve Zonguldak ilerinin kıyı kesimini kapsamaktadır. İmparatorluk, 13. yüzyılda Karadeniz’in karşı yakasındaki Kırım’da bulunan Cherson, Kerç ve onların hinderlandları Deniz ötesi anlamına gelen Perateia ismiyle bir vilayet haline getirilmiştir.
David Komnenos (1204-1214) önce Sinop, daha sonra I. Teodor Laskaris’in kurduğu İznik İmparatorluğu’nun sınır bölgesine kadar olan bütün Paphlagonia/Batı Karadeniz topraklarını alarak batı yönünde hızlı bir genişleme gerçekleştirmiştir. Fakat Sinop’un batısındaki topraklar 1206’da Laskaris’in eline geçerken, Sinop’un kendisi de 1214’te Anadolu Selçuklu sultanı İzzeddin Keykavus tarafından ele geçirilmiştir.
Yükselme
Trabzon İmparatorluğu, en az Bizans kadar, Anadolu Selçuklu ve sonra Osmanlı Türkleri yanında İtalyan cumhuriyetlerinden özellikle Cenevizler ile sık ve çetin mücadeleler içinde olmuştur.
1258’de Moğol Hülagü Han’ın Bağdat yıkımı üzerine Trabzon, İpek Yolu’nun batı terminali haline gelmiştir. Moğol himayesi altında devam etmiş olan İpek Yolu ticareti Trabzon şehrini ileri derecede zenginleştirmiştir.
Moğol başkenti Karakurum’a kadar seyahat eden ünlü seyyah Marko Polo, Avrupa’ya 1295’te Trabzon yoluyla dönmüştür. III. Aleksios (1349-1390) döneminde dünyanın başlıca ticari merkezlerinden biri haline gelen Trabzon, büyük zenginliği ve sanatsal başarılarıyla tanınmıştır.
Doruğa Ulaşma ve İç Savaş
Trabzon İmparatorluğu en kudretli konumuna II. Aleksios’nin (1297-1330) uzun hükümdarlığı döneminde erişmiştir. Ülke II. Aleksios döneminin sonlarından III. Aleksios’un (1349-1390) ilk yıllarına değin hanedan içi çekişmeler ve suikastlar ile çalkalanmıştır. İmparatorluk, yaşanan iç çekişmeler etkisi ile iç barışını ve eski ticari önemini kaybetmiştir.
Gerileme ve Çöküş
III. Aleksios’dan sonra tahta geçen III. Manuel (1390-1416), aksak Timur ile Osmanlılar arasındaki mücadelede aksak Timur’un müttefiki olmuştur. Bu dönemde Hacıemiroğlu Beyliği, Kerasous kısa bir süre ele geçirmiştir.
Oğlu IV. Aleksios’ün (1417-1429) en yaşlı kızı Maria , Bizans imparatoru VIII. Yannis Palaiologos’un dördüncü karısı olurken, Alexius öteki iki kızından birini rakip Akkoyunlu hükümdarı Cihan Şah ve diğerini Karakoyunlu hükümdarı Ali Bey’le evlendirmiştir. Yuannes IV, bu evliliklerden yardım görememiştir ve imparatorluğu kısa zamanda Konstantinopolis ile aynı kaderi paylaşmıştır.
Osmanlı sultanı II. Murad 1442’de Trabzon’u almak için deniz tarafından ilk teşebbüsünü gerçekleştirmiş, şiddetli deniz fırtınalarının engellediği kara çıkarmasının yapılamayışı bu saldırıyı başarısız kılmıştır.
Fatih Sultan Mehmet’in Belgrat kuşatmasının sürdüğü 1456 yılında Osmanlı Devleti’nin Amasya valisinin yaptığı akında, Trabzon İmparatorluğu savaşı kazanmasına rağmen pek çok esir vererek ağır bir haraç ödemeye de mecbur edilmiştir.
Nihai bir saldırı için müttefikleri ile harekete geçen Yuannes, eniştesi olan Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğluyla kızını evlendirdirerek Fatih’ten beklediği karşı saldırıya karşı Uzun Hasan’ın desteğini sağlamaya çalışmış, Sinop (İsfendiyar) ve Karamanoğlu Türkmen beyleri ile Gürcistan kralından da olası bir Osmanlı taarruzuna karşı yardım sözleri almıştır. Yuannes’in 1458’te ölümünden sonra hükümdar olan kardeşi David, Burgundy Dükü Philip’e 22 Nisan 1459 tarihinde bir mektup yazarak Türklere karşı bir kutsal birlik oluşturmayı önermiştir. Trabzon’lu Alighieri 14 Kasım 1460’da Avrupa turuna çıkıp bu fikri olgunlaşırmayı denemiş, dahası olumlu cevap da almıştır ama bu birlik gerçekleşemeden Trabzon düşmüştür.
Bu arada II. Murad’ın daha önce kardeşine yüklemiş olduğu haracı kaldırmasını dile getiren talebinin Konstantinopolis’e ulaşmasına yanıt 1461’de Fatih Sultan Mehmed’in Bursa’dan harekete geçmesiyle verilmiştir. Uzun Hasan’ın tarafsız kaldığı ağır ablukaya şehir bir ay dayanabilerek, 15 Ağustos 1461’de teslim olmuştur.
Kaynak:
- Wikipedia