Hürrem Sultan; Doğumu: 1506 – Ölümü: 1558
Doğum adı: Aleksandra Lisowska, Avrupa’da Roxelana olarak bilinir) Osmanlı padişahı I. Süleyman’ın (Kanuni Sultan Süleyman) eşi ve sonraki padişah II. Selim’in annesidir. Bir Osmanlı padişahıyla nikahla evlenmiş tek kadın olma ayrıcalığını taşır.
Kökeni:
Lehistan Krallığı’nın sınırları içerisinde bulunan Rohatyn’de doğdu. Tatar akıncılar tarafından 1520 tarihinde Rohatyn’den kaçırılmış… Kırım Hanı tarafından Osmanlı sarayına sunuldu. 16. Yüzyıl kaynaklarına göre kızlık ismi bilinmiyordu.
Ama daha sonraki kayıtlara göre mesela 19. yüzyılın Ukrayna’daki ilk kayıtlarına göre Anastasia (Kısaca Nastia) Polonyalıların geleneğinde, Aleksandra Lisowska olarak bilinir.
Genelde Hürrem Sultan ya da Hürrem balsaq sultan olarak bilinirdi; Avrupa dillerinde Roxolena, Roxolana,Roxelane, Rossa, Ruziac, Türkçe’de Hürrem (Farsça kökenliخرمKhurram), neşeli olan kişi ve (Arapçada Karima -كريمة) Soylu olan kişi anlamına gelir. Roxelana, onun gerçek ismi olmayabilir ama takma adı onun Ukraynalı soyuna ait olan (Günümüze ait yaygın isim Ruslana) ve doğu slav ismi olan, Roxolany ya da Roxelany, şimdiki Ukrayna halkında 15. Yüzyıldan sonra kullanılıyordu.
Sadrazam İbrahim Paşa’nın idamı
Sadrazam Pargalı Damat İbrahim Paşa, Hürrem Sultan’ın şehzadelerinden birisi yerine Şehzade Mustafa’yı hükümdarlığa aday gösterenlerin arasındaydı. İbrahim Paşa’nın Irakeyn Seferi’nden dönüşte saraya davet edilip 6 Mart 1536 gecesi dairesinde uyurken boğdurulması, önemli bir engelin ortadan kaldırılmasını sağladı.
Çocukluğundan beri Kanuni’nin yakın arkadaşı ve danışmanı olan İbrahim Paşa’nın gözden düşürülüp boğdurulmasında Hürrem Sultan’ın büyük rolü olduğu rivayet edilir. Ancak İbrahim Paşa’nın devlet yönetimde kendini üstün görmesi ve yükseldikçe yaptıkları hatalarin da kendi sonunu hazırlamasına sebep olduğu iddia olunur. Bu olaydan sonra Hürrem Sultan’ın Kanuni’ye hükmetmeye ve devlet işlerini idare etmeye başladığı kanısı yaygındır.
Harem’in Topkapı Sarayı’na taşınması
Hürrem Sultan’ın devlet işleri ile daha yakından ilgilenebilmek için Harem’i Eski Saray’dan Topkapı Sarayı’na taşıttığı düşünülür ve bu olay, Hürrem’in önemli devrimci hareketlerinden birisi olarak kabul edilir. Eski Saray’dan göçün kesin tarihi belli değildir. Eski Saray’da 25 Ocak 1541 gecesi çıkan yangından sonra Harem halkının bir kısmının Topkapı Sarayı’na taşındığı ve harem protokolünün başladığı düşünülmektedir.
Şehzadelerin Sancak Beyliklerine atanmaları
Şehzadelerin sancak beyliklerine atanmasında da Hürrem Sultan’ın rolü olduğu düşünülür. 1541’de, padişah adaylarının tayin edildiği Manisa Sancağı’nda Sancak Beyliği yapmakta olan Şehzade Mustafa’nın oradan alınıp Amasya’ya Sancak Beyi olarak atanması ve ertesi sene Manisa Sancak Beyliği’ne Şehzade Mehmet’in getirilmesi, Hürrem’in etkisinde gerçekleşmiş işlerden kabul edilir. Ne var ki Şehzade Mehmet, tahta çıkamadan 1543’tde Manisa valisi iken hayatını kaybetmiştir. 1544’te Manisa’ya, Konya sancak beyliğindeki Şehzade Selim tayin edildi.
Hürrem Sultan, çeşitli tarihlerde Manisa, Bursa, Konya, Kütahya, Amasya’ya giderek şehzadelerini ziyaret etti ancak bu ziyaretlerden sonra İstanbul’a döndü. Geleneklere aykırı olarak oğulları ile birlikte sancakta yaşamaması, onun hep Kanuni’nin yanında sırdaşı, danışmanı olarak kalmasını sağlamıştır.[2]
Rüstem Paşa’nın sadrazamlığa getirilmesi
Hürrem Sultan’ın tek kızı Mihrimah Sultan, 1539’da Diyarbakır valisi ve III. Vezir Rüstem Paşa ile evlendirilmişti. “Damat” ünvanını alan Rüstem Paşa 1544’te sadrazamlığa tayin oldu. Kaynakların çoğunda Sadrazam Hadım Süleyman Paşa’nın azledilmesinin ve yerine II. Vezir Divane Hüsrev Paşa’nın değil de III. Vezir Rüstem Paşa’nın getirilmesinin perde arkasında Mihrimah Sultan ile Hürrem Sultan’ın olduğu ifade edilmektedir.[2]
Şehzade Mustafa’nın boğdurulması
Kanuni’den sonra Şehzade Mustafa’nın tahta çıkarılacağından korkan Hürrem Sultan, çeşitli kaynaklara göre Mustafa’yı babasının gözünden düşürmek için kızı ve damadının yardımı ile komplo kurmuştur. Mustafa’nın, yaşlanan babasını tahttan devirmek için İran şahı Şah Tahmasb ile iletişim halinde olduğunu gösteren sahte mektuplar üretildi ve Kanun’nin eline geçmesi sağlandı.[8] Şehzade Mustafa tüm bu iddiaların ardından Kanuni’nin emri ile 6 Kasım 1553’te Nahcıvan Seferi’ne giden Osmanlı ordusu Konya’da konaklamakta iken elini öpmeye gittiği babasının otağında, kendisini bekleyen cellâtlara boğduruldu.
Bu olaya tanık olan Şehzade Cihangir de olayın duygusal etkisini üzerinden atamayıp hastalanmış ve babası ile birlikte sefere devam eden genç Şehzade, Halep’te hayatını kaybetmiştir. Böylece tahta aday olarak Hürrem’in iki oğlu Şehzade Bayezid ve Şehzade Selim kaldı.
Dış siyaset meseleleri
Hürrem Sultan, o zamana kadar başka Osmanlı padişah eşlerinde görülmemiş şekilde dış siyasetle ilgilenmiş, diplomatik yazışmalar yapmıştır.[2] Kanuni’nin padişahlığının ikinci senesinde Rodos şövalyelerine karşı Rodos seferinin açılmasını teşvik ettiği ve sonraki yıllarda İran seferlerine destek verdiği düşünülen Hürrem Sultan, 1548’te Kanuni İkinci İran seferinde iken Lehistan tahtına çıkan yeni krala tebrik mektubu yazmış; hediyeler göndermiştir.
Saraydaki Yaşamı:
Hürrem Sultan, sarayda özel bir eğitim gördü. Güzelliği, zekası ve becerisi ile padişahın dikkatini çekmeyi bildi. Harem kadınları ve saray ileri gelenleri arasında da kendine yer edindi. Hürrem Sultan saraya geldiğinde Kanuni’nin cariyelerinden biri olan Mahidevran Sultan’dan Mustafa isimli bir oğlu vardı. Mustafa zamanla çok sevilen bir şehzade haline geldi.
Mustafa’nın Kanuni’den sonra padişah olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Bu da Mahidevran Sultan’ın Valide Sultan olacağı anlamına geliyordu. Oysa Hürrem Sultan her bakımdan Mahidevran Sultan’ın önüne geçti ve Kanuni’nin güven ve sevgisini kazanarak onun nikahlı eşi oldu. Bazı kaynaklar çeşitli entrikalar uygulayarak 16. Yüzyıl Osmanlı tarihini olumsuz yönde etkilediği iddia ederler. Kızı Mihrimah Sultan’ı Vezir-i Azam Rüstem Paşa ile evlendirerek Vezir-i Azam’la bir ittifak oluşturdu.
Kanuni, yeniçeriler tarafından çok sevilen oğlu Mustafa’yı kendisini tahttan indirmeyi planladığı inancıyla öldürttü. Hürrem Sultan’ın Kanuni’yi bu kararda etkilediği inancı yaygındır. Şehzade Mustafa’nın öldürülmesinden sonra Mahidevran Sultan iyice gözden düştü. Yaşamının büyük bir bölümünü fakir olarak oğlunun mezarının bulunduğu Bursa’da geçirdi. Ancak Hürrem Sultan’ın ölmesinden sonra Hürrem Sultan’ın oğlu padişah II. Selim Mahidevran Sultan’a maaş bağlattı ve oğlu Mustafa’nın türbesini yaptırttı.
Devlet yönetiminde etkili olan Hürrem Sultan, İran savaşını destekledi. Ruslar ve Lehlerle barış içinde yaşanılmasını sağladı. Bu dönemde Ruslar Kazan ve Astrahan Hanlıklarına hakim olup doğuya doğru yayılmaya başladılar.
Hürrem Sultan 18 Nisan 1558 tarihinde eşi Kanuni Sultan Süleyman’dan önce 52 yaşındayken öldü. Oğlu II. Selim’in tahta çıkışını göremedi. Süleymaniye Camii Külliyesi içinde kendisi için yaptırılan türbeye gömüldü. Türbenin iç duvarları bir cennet bahçesini tasvir eden İznik çinileriyle kaplıdır.
Hayır İşleri:
Hürrem Sultan İstanbul’da günümüzde onun adıyla anılan Haseki Semtinde, Mimar Sinan’a Haseki Külliyesi’ni yaptırmıştır. Külliyenin içinde bir hamam, medrese ve hastane bulunmaktadır. Ayrıca Ayasofya Camii civarında yardıma muhtaç ve fakirlerin karnını doyurmak için bir mutfak yaptırtmıştır.
Ölümünden Sonra:
Hürrem Sultan Avrupa’da, modern Türkiye’de ve batıda birçok resim, müzik ve bale gibi tarihi çalışmalara konu olmuştur. Mesela Joseph Haydn’in 63. senfonisini örnek verebiliriz. Eserler Ukraynalılar tarafından yazılmıştır ama genelde İngilizce, Almanca ve Fransızcadır.
Hürrem Sultan’ın doğduğu yer olduğuna inanılan Ukrayna’nın Rohatyn kentinde bir Hürrem Sultan anıtı bulunmaktadır. 2007 yılında, Ukrayna’daki bir liman kenti olan Mariupol’daki Müslümanlar Hürrem Sultan’ın onuruna bir müze açmıştır.
Bir yanıt yazın