Sakarya Savaşı Melhame-i Kübra-Armageddon

Kategori: Tarihi Konular | 0

Sakarya Savaşı Melhame-i Kübra-Armageddon

Sakarya Meydan Savaşı ve Sonuçları

Yunanlar 1921 yılının yaz aylarında taarruza geçmişlerdir. Yunanları taarruza iten sebep, Türklerin 1921 yılı Mart ayında İnönü’nde kazandıkları zaferdir. Türklerin kazanmış oldukları zafer Yunan ordusu’nun manevî gücünü negatif yönde etkilemiş, ayrıca Yunanlar dünya kamuoyunun aleyhlerine dönebileceği konusunda kaygı duymaya başlamışlardır.

Ekonomik güçlükler ve savaş yorgunluğu içinde kıvranan Yunan Hükümeti, Türk zaferinin kendisi açısından negatif etkilerinden kurtulmak istemiştir. Diğer taraftan 11 Haziran 1921’de Kral Konstantin beraberinde birtakım prensler, Yunanistan Başbakanı ve Harbiye Bakanı da olduğu hâlde Pire’den İzmir’e hareket etmiştir. Yunanlar Konstantin’in Anadolu’daki varlığının Yunan askerinin maneviyatını güçlendireceğini düşünmüşlerdir.

Yunan taarruzunun birinci evresini oluşturan Kütahya – Eskişehir Harekâtı ile Yunanlar, Kütahya civarında toplanmış olan Türk ordusunu yok etmeyi, bu ordudan arda kalanların takibini gerçekleştirmeyi ve Eskişehir’deki asıl Türk ikmal merkezlerini işgal etmeyi hedeflemişlerdir.

13 Temmuz’da Afyon, 17-18 Temmuz’da Kütahya ve 19 Temmuz’da Eskişehir Yunan askeri tarafından işgal edilmiştir. Ancak bundan sadece iki gün sonra, yani 21 Temmuz’da Türk Ordusu gerilemesini durdurarak geri dönmüştür. Eskişehir’in hemen dışında Yunan ordusunu şaşırtmayı umarak büyük bir cesaret ve kararlılıkla taarruz etmeye başlamıştır.

Ancak Yunan ordusunun manevraları sebebiyle Türk Ordusu Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmeye karar vermiştir. Esasen II. İnönü Savaşı’ndan sonra genel seferberlik gerçekleştirmiş olan Yunan ordusu insan, tüfek, makineli tüfek ve top sayısı bakımından Türk Ordusu karşısında önemli bir üstünlük ele geçirmiş durumdaydı. Türk ordusunun silahları çok çeşitli ve cephanesi yetersizdi.

Gelişmeleri yakından izlemiş olan Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya gerekli durumda Sakarya’nın doğusuna çekilebileceğini işaret etmiştir. Bu şekilde Yunan ordusu ile araya büyük bir mesafe koyularak ordunun güçlendirilmesi için zaman kazanmak istenilmiştir. Ayrıca Sakarya Nehri’nin doğusu savunma gerçekleştirmek için uygun bir bölgeydi. Diğer taraftan Yunan ordusu çekilen Türk kuvvetlerini izlediği takdirde ikmal merkezlerinden uzaklaşmış olacak, susuz bir bölgede gücünü kaybedecekti.

Eğer Türk ordusunu takip etmeyip yeni bir düzenlemeye giderse, o takdirde de Türk ordusuna zaman kazandırmış olacaktı. İsmet Paşa’nın 22 Temmuz’da çekilme emri vermesi üzerine, Türk Ordusu 25 Temmuz 1921 akşamı büyük bir kısmıyla ve savaşma yeteneğinin tamamını koruyarak Sakarya’nın doğusuna çekilmiş ve bu harekât sırasında Yunanlara hemen hiçbir şey kaptırılmamıştır.

Bu arada başkomutanlığı üstlenmiş olan Mustafa Kemal Paşa, Tekâlif-i Milliye (Millî Vergiler) Emirleri ile Türk ordusunun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla halktan destek talep etmiştir. On maddeden oluşan Tekâlif-i Milliye uyarınca her ilçede Tekâlif-i Milliye Komisyonları kurulacak, hiçbir komisyon üyesine hizmetleri karşılığı ücret ödenmeyecekti.

Her Tekâlif-i Milliye Komisyonu emirlerde belirtilen malları toplayarak kendisine bildirilen cepheye gönderecekti. Halk elindeki silah ve cephaneyi üç gün içinde orduya teslim edecek ve her aile bir askeri giydirecekti. Halk ve tüccarın elinde bulunan yiyecek ve giyecek, ayrıca ordunun işine yarayabilecek olan mum, sabun, çivi, tel, kablo, pil, tutkal, lastik, nal, gazyağı, gres yağı, makine yağı ve donyağı gibi malzemelerin %40’ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecekti. Benzer şekilde alınanların bedelleri sonradan ödenmek üzere halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının da %20’sine el konacaktı. Ordu ihtiyacı için evvelce alınan taşıt araçları dışında, elinde kalan her türlü taşıt aracıyla halk ayda bir defa olmak üzere ve yüz kilometreyi geçmeyecek şartı ile orduya ait malzemeyi istenen yere kadar taşıyacaktı. Taşıma hizmetleri parasız yürütülecek, kimseye ücret ödenmeyecekti.

Ülkeyi terk etmiş olanların hazineye geçmiş olan mallarından ordu ihtiyacına yarayacak olanlara el koyulacaktı. Demirci, marangoz, dökümcü, tesviyeci, saraç ve araba yapan esnaf ve imalathaneler, ayrıca kasatura, kılıç, mızrak ve eğer yapabilecek zanaatkârlar tespit edilecekti. Bu esnaf, imalathane ve zanaatkârlardan savaş araç ve gereçleri yapım ve onarımında görevlendirileceklere geçimlerine yetecek kadar ücret ödenecekti.

Görüldüğü gibi Tekâlif-i Milliye Emirleri uyarınca her Türk ferdi ve ailesi zafer için elinden gelen tüm imkânları ortaya koymuş, bu şekilde ordunun yedirilmesi, giydirilmesi ve donatılması için olanak yaratılmıştır. Emirler 7-8 Ağustos 1921 günlerinde peş peşe yayınlanarak hemen uygulamaya konulmuştur. Seferberlik ilan etmiş olan Mustafa Kemal Paşa, düşünce ve kararlarını çabuk yürütmek zorunluluğunu hissederek Millet Meclisi’nin yetkilerini şahsında toplamıştır.

Sakarya Meydan Savaşı (23 Ağustos – 13 Eylül 1921)

Neticede Yunanlar, 28 Temmuz’da Kütahya’da topladıkları savaş meclisinde, Yunan ordusunun Ankara yönünde taarruza geçirilmesine karar vermişlerdir. 10 Ağustos 1921’de Yunan kuvvetlerinin ateş hattına doğru ilerleyişi başlamıştır. Bu taarruzun hedefi Türk ordusunun dağıtılması veya Eskişehir Cephesi önünde yığınak yapmasına meydan vermeden uzaklaştırılmasıydı.

Bunun için Ankara yönünde ilerlemek, Türk Ordusu ile karşılaşılacak olursa onu yok etmek, Ankara’da toplanmış Türk teçhizatını dağıtmak planlanmıştır. Eğer buna rağmen Türk ordusuna boyun eğdirilemezse Ankara’da kalmak sakıncalı olacağından demiryolu hattı tahrip edilerek Eskişehir’e dönülecekti. Yunanlar 17 Ağustos’ta Sakarya’ya ulaşmışlar ve sonraki gün nehri geçmeye başlamışlardır.

23 Ağustos’ta Yunan ordusunun saldırıya geçmesiyle birçok bunalımlı evreler ve dalgalar yaşanmış, Meydan Savaşı 100 kilometrelik bir cephe üzerinde cereyan etmiştir. Türk ordusunun yönü batıya iken güneye dönmüş, arkası Ankara’ya doğruyken kuzeye verilmiştir. Türk savunma hatları yer yer kırılmış, ancak kırılan yerin hemen yakınında çarçabuk yeni bir savunma hattı oluşturulmuştur. Savunma hattına çok umut bağlamak ve onun kırılmasıyla ordunun büyüklüğü oranında çok gerilere çekilmek kuramını çürütmek için Mustafa Kemal Paşa dünya literatürüne girmiş olan, “Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk edilemez” emrini vermiştir.

Yunanların saldırıya geçmesiyle Mangal Dağı, Beylik Köprü, Türbetepe, Gedikli, Köseaptallı, Çaldağı, Duatepe ve Kartaltepe mevkilerinde pek çok kritik muharebe yaşanmıştır. Ancak Yunanlar Türklerin kuvvetlerini tam zamanında takviye etmelerinden dolayı amaçlarına ulaşamamışlardır. Yunan tümenleri büyük kayıplar vermişler ve Yunan askeri takviye edilememiştir. 6-12 Eylül, artık Türk kuvvetlerinin üstünlüğü ele aldığı ve taarruza geçtiği günlerdir. 10 Eylül’de başlayan Türk taarruzuna dayanamayan Yunan kuvvetlerinin gerileyişi, 13 Eylül’de Sakarya’nın doğusunu tamamen boşaltmaları ile neticelenmiştir.

Stratejik kurallar gereği, Yunan ordusunun durmadan takip edilmesi gerekirdi. Ancak Türk Ordusu o anda bunu gerçekleştirecek yeterli kuvvet ve olanaklara sahip değildi. Batı Cephesi birlikleri Meydan Muharebesi’nin akabinde oldukça ağır zayiata uğramış ve yıpranmışlardı. Takip vasıtaları eksikti ve arada Sakarya Nehri’nin bulunması takip hareketini daha da güçleştirmekteydi. Buna rağmen kuzey ve özellikle güney kanatlardan piyade ile takviyeli süvari birlikleriyle yapılan takip harekâtı Yunan ordusunu güç duruma düşürerek, hızla çekilmek zorunda bırakmıştır.

7 Eylül 1921’de 3. Kolordu Komutanı olarak atanmış olan Kazım (Özalp) Bey Yunanların Sakarya Savaşı’nda yenilmelerinin pek çok sebebi olduğunu, planlarında ve stratejilerinde hatalar bulunduğunu ifade etmektedir. Ancak en büyük hataları, Türkleri küçük görmeleri olmuştur. Ortaya çıkan netice, bir muharebenin nasıl kazanılacağını bilfiil tecrübe etmeyenlerin sözlerine kapılarak, yüzbinlerce insanı macera peşinde koşturmanın sonucudur. Türkler sürekli Yunan kuvvetleri hakkında açık ve geniş bilgiler edinmeye çalışmışlar, olasılıkları hesap ederek karşı önlemleri ona göre düşünmüşlerdir.

Sakarya Meydan Savaşı’nın Önemi ve Sonuçları

Sakarya Zaferi Türk milletinin dünya karşısında verdiği topyekûn bir mücadelenin eseridir ve nihai zafere olan inancı arttırmıştır. TBMM 19 Eylül 1921’de başarılı bir strateji uygulamış olan Mustafa Kemal Paşa’ya gazilik unvanı ve müşirlik (mareşallik) rütbesi vermek suretiyle minnetini göstermiştir. Bu zafer Türk ve Yunan ordularının rollerini değiştirmiştir. Zira bundan böyle taarruz sırası Türk ordusuna geçmiştir. Diğer taraftan Yunan ordusunun geri çekilişinin birliklerin disiplini ve maneviyatı üzerinde negatif etkisi olmuştur.

Sakarya Zaferi siyasi alanda da önemli sonuçlara sahiptir. Bunlardan birincisi Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan ile 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanmış olan Kars Antlaşması’dır. Kars Antlaşması gerek Türkiye’nin sınırları gerekse koyduğu ilkeler açısından 16 Mart 1921 tarihli ve Moskova’da imzalanmış olan Türkiye – Sovyet Rusya Antlaşması’nın benzeridir.

Sakarya Zaferi’nin diğer siyasi sonucu, 20 Ekim 1921 tarihli ve Türkiye – Fransa arasında bir ön barış niteliğindeki Ankara Antlaşması’dır. Ankara Antlaşması ile savaşa son verilmiş, Fransa’nın işgalindeki Suriye ve Türkiye arasında sınır belirlenmiş, daha sonraki ilişkiler açısından kimi ilkeler konulmuş, ancak müttefiklerle bir arada çözümlenmesi gereken sorunlar ister istemez sonraya bırakılmıştır ki bu antlaşma için “ön barış” nitelemesinde bulunmamızın sebebi budur. Ankara Antlaşması sürecinde Fransa kendi başına hareket etmiş, dolayısı ile Türkiye karşısındaki batı devletlerinin cephesi bölünmüştür.

BMM için bu antlaşma, Moskova Antlaşması’ndan sonraki ikinci ve önemli siyasal başarı olup, Türkiye’nin uluslararası alandaki durumunu güçlendirmiştir. Gerçi güney sınırı belirlenirken Misak-ı Millî sınırları içinde düşünüldüğü hâlde İskenderun ve Antakya Bölgesi’nin sınırlar dışında kalması kabul edilmiştir. Bu fedakârlığın Fransa’yla bir an önce uzlaşmak için yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak antlaşmanın 7. maddesi ile İskenderun ve Antakya Bölgesi’nde özel bir yönetim kurulması sağlandığı gibi, oradaki Türk varlığı ve kültürünün korunması için yetkili temsilciler ortak bir açıklama yapmışlardır. TBMM Güney Cephesi’nde serbest kalan kuvvetlerini Batı Cephesi’ne nakletme imkânı bulduğu gibi, Fransa’dan da bir miktar askerî yardım sağlanmıştır.

Sakarya Meydan Muharebesi sonunda ;

  • Türk ordusunun zayiatı; 5713 Şehit, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 39.289’dur.
  • Yunan ordusunun zayiatı ise 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007’dir.

Sakarya Meydan Muharebesi’nde çok fazla subay kaybı olduğu için bu Muharebeye “Subay Muharebesi” adı da verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk bu muharebe için “Sakarya Melhame-i Kübrası” yani kan gölü, kan deryası demiştir.

Yunanlar için geri çekilmek haricinde başka bir seçenek kalmadı. Geri çekilirken Türk sivil halkına karşı yaptığı tecavüzler, kundaklamalar ve yağmacılık sonucunda 1 milyonun üzerinde sivil Türk evsiz kaldı.

Sakarya Savaşı Komutanları:

  • TBMM Başkanı ve Türk Orduları Başkomutanı: Mustafa Kemal Atatürk
  • Başvekil ve Genelkurmay Başkanı: Birinci Ferik Mustafa Fevzi Çakmak
  • Millî Müdafaa Vekili: Mirliva Refet Paşa
  • Batı Cephesi: Komutanı Mirliva Mustafa İsmet İnönü
  • Grup: Komutanı Albay İzzettin Çalışlar
  • Tümen: Komutanı Yarbay Ahmet Fuat Bulca
  • Tümen: Komutanı Yarbay Ömer Halis Bıyıktay
  • Grup: Komutanı Albay Mehmet Selahattin Adil
  • Tümen: Komutanı Albay Mehmet Sabri Erçetin
  • Tümen: Komutanı Yarbay Mehmet Kenan Dalbaşar
  • Tümen: Komutanı Albay Sıtkı Üke
  • Grup: Komutanı Mirliva Yusuf İzzet Met
  • Tümen: Komutanı Yarbay Ahmet Derviş
  • Tümen: Komutanı Albay Kazım Sevüktekin
  • Tümen: Komutanı Albay Şükrü Naili Gökberk
  • Grup: Komutanı Albay Kemalettin Sami Gökçen
  • Kafkas Tümeni: Komutanı Yarbay Cemil Cahit Toydemir
  • Tümen: Komutanı Albay Mehmet Rüştü Sakarya
  • Grup: Komutanı Albay Fahrettin Altay
  • Süvari Tümeni: Komutanı Yarbay Mehmet Suphi Kula
  • Süvari Tugayı: Komutanı Yarbay Hacı Mehmet Arif Örgüç
  • Grup: Komutanı Albay Halit Karsıalan
  • Tümen: Komutanı Albay Abdülrezzak sonra Yarbay Saffet
  • Mürettep Kolordu: Komutanı Albay Kazım Fikri Özalp
  • Tümen: Komutanı Yarbay Abdurrahman Nafiz Gürman
  • Tümen: Komutanı Albay Hüseyin Nurettin Özsu
  • Tümen: Komutanı Yarbay Şerif Yaçağaz
  • Süvari Tümeni: Komutanı Yarbay Osman Zati Korol
  • Batı Cephesine Doğrudan Bağlı Birlikler
  • Süvari Tümeni: Komutanı Yarbay Ethem Servet Boral
  • Süvari Tümeni: Komutanı Yarbay İbrahim Çolak
  • Mürettep Tümen: Komutanı Yarbay Ahmet Zeki Soydemir
  • Kafkas Tümeni: Komutanı Yarbay Halit Akmansü
  • Tümen: Komutanı Yarbay Hüseyin Nazmi Solok
  • Tümen: Komutanı Yarbay Hasan Mümtaz Çeçen

 

Kaynaklar:

  • İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
  • Sakarya Savaşı –Wikipedia
  • Resim Wikipedia

 

Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir